Ortopedi polikliniklerine en sık başvurma nedenlerinden birini diz ağrıları oluşturuyor. Bilhassa 50 yaş üzeri nüfusun yüksek olduğu toplumlarda bu ağrıların en sık karşılaşılan nedeninin diz kireçlenmesi olduğunu belirten Anadolu Sıhhat Merkezi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Davud Yasmin, “Travma kökenli ağrıları farklı bir köşeye koyarsak, ortalama hayat müddetinin uzaması ve ağır yapılan sportif aktiviteler sonucu olarak eklem, kıkırdak sıkıntıları arttı. Dolasıyla diz kireçlenmesi de daha sık görülmeye başlandı. Dize uygulanan PRP enjeksiyonları ise erken evre diz kireçlenmesi hastalarında diz işlevlerini muhafazaya yardımcı olurken, ağrıları azaltarak kişinin hayat kalitesini de yükseltiyor” açıklamasında bulundu.
Diz kireçlenmesini, diz eklemlerinin hareket etmesini sağlayan diz kıkırdağının çeşitli nedenlerle zayıflayıp yapısının bozulması olarak tanımlanabileceğini hatırlatan Anadolu Sıhhat Merkezi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Davud Yasmin, “Bu bozulma vakit içinde diz eklem hareket açıklığının azalmasına ve kişinin yürümesini zorlaştırarak hayat kalitesinin düşmesine neden olabiliyor” dedi. Teknolojideki ilerlemelere paralel olarak insan bedeninin kendini güzelleştirme potansiyelinden yararlanma, yani rejeneratif tedavi yaklaşımlarındaki gelişmelerin kıymetine değinen Dr. Davud Yasmin, “Özellikle diz kireçlenmesinin erken devir tedavisi için de muvaffakiyetle kullanılan PRP (Trombositten Varlıklı Plazma), yenilikçi bakış açısının en tanınan uygulamalarının başında geliyor” biçiminde konuştu.
Kişinin kendi kanından elde edilen bir tedavi şekli
PRP yani trombositten güçlü plazmanın kişinin kendi kanından elde edilen bir biyolojik tedavi formu olduğunun altını çizen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Davud Yasmin, “Trombositten güçlü plazma tedavisi, bedenin kendi kendini güzelleştirme yeteneklerinden yararlanmayı hedefleyen bir prosedür. PRP’nin ana yapısındaki trombositler, aslında yaralanma durumlarında meydana gelen kanamayı durduran pıhtıyı oluşturan hücrelerden oluşuyor. Lakin bu hücreler tıpkı vakitte dokuların onarılmasına ve güzelleşmesine katkı sağlayan büyüme faktörlerini de içeren bir yapıya sahip. Bu büyüme faktörleri aktive edildiklerinde, bedenin kendi düzgünleşme sistemlerine dayanak olarak hasarlı dokularda tamire yardımcı olabiliyorlar. Yenileyici tedavi yaklaşımları da bedenimizin bu özelliğinden faydalanmak için var” dedi.
Bir tüp kan tedavi için kâfi oluyor
PRP tedavisi için yalnızca hastadan alınacak bir tüp kanın kâfi olduğunu vurgulayan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Davud Yasmin, “Alınan kandaki trombosit dediğimiz hücreler ayrıştırılarak, trombositten varlıklı bir plazma sıvısı elde ediliyor. Olağanda 1 mililitre kan içinde ortalama 150-400.000 trombosit mevcutken, PRP’de bu oran 1 milyonun üzerine çıkabiliyor. PRP’nin öbür bir avantajı da sessiz durumda olan lokal kök hücrelerini aktive edebilmesi ki, işte bu da onu doğal bir ilaç tedavisi haline getiriyor. Tedavi dozu ve süreci hastalığın derecesine nazaran değişebiliyor” açıklamasında bulundu.
Tedavi uygun hastaya uygulanmalı
Diz kireçlenmelerinin hastalığın durumuna nazaran 1’den 4’e kadar evresinin olduğunu söyleyen Dr. Davud Yasmin, “4 en ağır, 1 ise başlangıç durumundaki diz kireçlenme hastalığını söz ediyor. Tıbbi literatürde PRP uygulamalarının tesirinin bilhassa evre 1 ve evre 2 hastalarda tesirinin çok uygun olduğu, evre 3 hastalarda ise ağrıyı hafiflettiği gözlemlendi. Evre 4 hastalarda ise en uygun seçenek PRP değil, cerrahi diz protezi uygulamalarıdır” dedi. PRP’nin ailesinde kanser hikayesi bulunanlara, kan sulandırıcı ilaç kullananlara, kan hastalığı olanlara, uygulama yapılacak bölgede enfeksiyon ve iltihap olanlara, gebelere ve emzirenlere uygulanmadığını hatırlatan Dr. Davud Yasmin, “PRP enjeksiyonu erken evre diz kireçlenmesi hastalarında diz işlevlerini muhafazaya yardımcı olurken, ağrıları azaltarak kişinin hayat kalitesini de yükseltiyor” halinde konuştu.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
