Sürdürülebilirlik faaliyetleri hakkında bilgi veren Polisan AR-GE Müdürü Nuray CIKCIKLI, “Ar-Ge merkezimizde en düşük karbon ayak izine sahip hammaddelerinin bulunması için çalışıyoruz” diyerek ekoetiketin memleketler arası boya piyasasında değerli bir hale geleceğini, bu açıdan sürdürülebilirlik ve Ar-Ge çalışmalarının kritik ehemmiyete sahip olduğunu belirtti.
Küreselleşen dünyada giderek artan rekabette Ar-Ge kilit bir ehemmiyete sahip. Polisan Kansai Boya, bu şuur ile farklı disiplindeki uzman ünitelerin entegre çalıştığı Ar-Ge merkezinde çevreci ve sıhhate hassas inovatif eserlere imza atarken, çalışmalarıyla yurt içi ve yurt dışı pazarlarında rekabet avantajı da sağlıyor. Polisan AR-GE Müdürü Nuray CIKCIKLI, Polisan Kansai Boya’nın Ar-Ge Merkezi’nin, Ar-Ge harcamalarıyla Türkiye’deki 250 şirket ortasında yer aldığını belirterek çalışma stratejilerinin temelinde sürdürülebilirlik, maliyet ve performans olduğunu söylüyor.
“İnovatif eserler kadar alternatif hammadde çalışmalarına da yük veriyoruz”
Polisan Kansai Boya Ar-Ge merkezi, bakanlık, sanayi ve üniversitelerle birlikte çalışmalar yürüterek inovatif eserleriyle Türkiye’de ve dünyada öncü olmak vizyonuyla çalışmalarını sürdürüyor. “Türkiye boya kesimine taraf verecek yeni eser çalışmalarımız devam ediyor” diyen Polisan AR-GE Müdürü Nuray CIKCIKLI,bununla bir arada alternatif hammadde çalışmaları yaptıklarının ve bu sayede pandemi müddetinde yaşanan hammadde dertlerinden etkilenmediklerinin de altını çiziyor. “Ciddi bir aygıt parkurumuz var. Yalnızca eserlerin testiyle hudutlu kalmıyor, gelen hammaddeden çıkan esere kadar tüm kademeleri her biçimde denetim ediyoruz. Bu çalışmalarla birlikte bizim en büyük özelliklerimizden biri üretimimizin büsbütün en sanayi 4.0 olması” açıklamasında bulunan Cıkcıklı, tüm hammaddeleri otomasyon sistemleri sayesinde, kapalı sistemler ile işletmemize alıyoruz ve üretimi gerçekleştiriyoruz diye belirtti.
“Polisan Kansai olarak sürdürebilirlik manasında en uygun Titanyum dioksitleri kullanıyoruz”
Son günlerde, titanyum dioksit kullanımındaki kısıtlamalar hakkında da bilgi veren Nuray CIKCIKLI şunları kaydetti: “Avrupa Birliği Etraf Komitesi, Titanyum Dioksitin (TiO2) Kanserojen, Mutajenik, Reprotoksik unsur olarak yeni uyumlaştırılmış sınıflandırmasına karar vermiştir ve 1 Ekim 2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Değişiklik, Avrupa Kurulu’nun TiO2’yi inhalasyon yoluyla kuşkulu kanserojen (kanserojen kategori 2) olarak sınıflandırmasıdır (H351 Solunması halinde kansere yol açma kuşkusu var )ve bu sınıflandırma 1 Ekim 2021’den itibaren geçerli olup, muhakkak toz formlarıyla (aerodinamik çap ≤10 mikron) sonludur. Türkiye’de ilgili yönetmelik şimdi yürürlükte değil. Boyada titanyum dioksit kullanımına baktığımızda, likit formda olduğu için rastgele bir kansorejik risk gündemde değil lakin iş sıhhati ve güvenliği açısından titanyum dioksitin üretim esnasında beslenmesi ile ilgili, boya üreticileri tarafından önemli silo ve yazılım yatırımların yapılması gerekliliği ilerleyen vakitte gündeme gelecektir. Polisan Kansai olarak sürdürebilirlik manasında en uygun Titanyum dioksitleri kullanmakla bir arada, titanyum dioksiti otomasyon sistemi sayesinde, kapalı sistemler ile işletmemize alıyoruz ve üretimi gerçekleştiriyoruz. Muhtemel yönetmeliğin Türkiye’de uygulanması durumunda, üretim şartlarımız şimdiden hazır halde.”
“LCA ‘da (LIFE CYCLE ASSESMENT/ÜRÜN HAYAT DÖNGÜSÜ) karbon ayak izine tesir eden iki kritik unsur vardır. Bunlardan biri titanyum dioksit, başkası de bağlayıcıdır. Bağlayıcı tiplerine bakarsanız farklı tiplerde bağlayıcılar kullanabiliyoruz dal olarak. Keza birebir halde titanyum dioksitin de kendi içinde sınıflandırmaları var. Biz kullandığımız hammaddelerin üretim kademesindeki atıklarına kadar her kademeyi izliyoruz. Yani bitmiş boyanın ömür döngüsünü anlayabilmek için ham hususun üretim basamağından başlayıp boyanın son tüketiciye ulaşana kadar, atık, güç tüketimi vb üzere basamakları denetim ediyoruz. Bu testlerin çıkış noktası da Ar-Ge’de kullandığımız hammaddeler” diyen Nuray CIKCIKLI, Polisan Kansai’nin şu an şimdiki durumda 4 EDP evrakı olduğunu ve bunun yeşil bina denilen leed sertifikalı binalar kullanabilmesi açısından kıymetli olduğunu da kelamlarına ekledi.
Boyada Ar-Ge’nin önemi
Boya dalında sürdürülebilirlik ve ihracatın devamlılığı açısından Ar-Ge çalışmalarının kritik bir değeri bulunduğunu belirten Polisan AR-GE Müdürü Nuray CIKCIKLI, mevzu hakkında şunları kaydetti: “Ar-Ge çalışmalarımızda boyanın özelliklerini de ayırabiliyoruz. Dalda geçmişten bugüne baktığımızda solvent bazlı boyaların su bazlı boyaya nazaran akışı var lakin Türkiye’de hala solvent bazlı boyalar endüstride ve dekoratif boyada kullanılmakta. Biz kendi su bazlı eserlerimizi geliştirerek solvent bazlı eserlere ikamelerini her türlü yapıyoruz. Bu kapsamda da çevreci, etrafa hassas, sıhhate hassas çalışmalar yapıyoruz. Son günlerdeki yeşil etraf konseptlerine ve Avrupa Birliği’ndeki süreçlere bakarsanız 3 değerli odağımız var, sürdürülebilirlik, maliyet ve performans. Sürdürülebilirlik manasında kullanılan hammaddeler çok kıymetli. En düşük karbon ayak izine sahip hammaddelerinin bulunması, bunların performansa uygun olarak boya tasarımı yapılmasını düşünürsek Ar-Ge burada büyük bir kıymet taşıyor.”
“Uluslararası ticarette varlığımızı sürdürebilmemiz için tüm üreticilerin muhakkak prosedürlere uygun olarak tekrar dizayn olması lazım”
Avrupa Birliği’nde sürdürülebilirlik ve hayat döngülerinin çok ön planda olduğunun altını çizen Nuray CIKCIKLI, “Çevreci eserlerinizin olmaması ileride büyük problemler yaşamanıza neden olabilir. Ekoetiketli eserler hayatımıza giriyor. Bunların muhakkak kıstasları da var. Yalnızca deklarasyon yapmıyorsunuz. Titan ve bağlayıcı oranından tutun birçok kritere uymanız gerekiyor” diyerek şu açıklamada bulundu: “Birçok firma su bazlı eser yapıyor fakat bu su bazlı eserlerin sürdürülebilirlik manasında karbon ayak izinin düşük olması kıymetli. Avrupa’da geçerli olan Reach, Titanyum dioksit ve biyosit kullanımındaki yönetmelikler ve değişiklikler boya dizaynda, dikkate aldığımız kriterlerin başında yer almaktadır. Bu süreçleri dikkate almayan firmaların, ihracat manasında kendilerini büyütmeleri çok sıkıntı.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
