“Birden belim tutuldu, kalakaldım”, “Sabah yataktan kalkamıyorum, sağa sola dönerken belim kopuyor”, “Ayağıma kadar inen bir ağrı var, güya oyuyorlar”, “Biraz ayakta kalınca kalçama bir ağrı giriyor, bacağım uyuşuyor”… Bu ve gibisi yakınmalardan şikayet edenlerin yani ‘bel ağrısı çekenlerin’ sayısı her geçen gün artıyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Algoloji (Ağrı Tedavisi) Uzmanı Prof. Dr. Alp Yentür “Toplumumuzda çok yaygın olan, her gün karşılaştığımız bel ağrısı şikayetlerinin hepsi farklı nedenlerden kaynaklanıyor. Bu nedenle tedavileri de farklı oluyor. Omurgaya binen yük ağrıları artırırken, hele bir de kişinin fazla kilosu varsa bu durumda bel ağrısı çekmek çok daha kaçınılmaz hal alıyor. Ağrı tedavisi (Algoloji) kliniklerine başvuran hastaların çok kıymetli bir kısmını bel ağrısı hastaları oluşturuyor” diyor. Her bel ağrısının bel fıtığı manasına gelmediği üzere, her fıtıkta da ameliyat gerekmediğini vurgulayan Prof. Dr. Alp Yentür, bel ağrısı tedavisinde tesirli metotları anlattı, kıymetli ihtarlar ve tekliflerde bulundu.
Günümüzde en yaygın şikayetler ortasında yer alan bel ağrıları bilhassa pandemi sürecinde süratle yaygınlaştı. Artık yalnızca yetişkinlerde değil, çocuklarda da sık görülen bel ağrılarında; hareketsiz hayat biçimi, tertipli idman yapmamak, bilgisayar karşısında uzun vadeli duruş bozuklukları ve fazla kilo üzere bir çok etkenin rol oynadığını belirten Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Algoloji (Ağrı Tedavisi) Uzmanı Prof. Dr. Alp Yentür sözlerine şöyle devam ediyor: “Bel ağrısı nedeni olarak; bel omurgalarında kireçlenme, dar kanal, omurgalar ortasında bulunan disklerin halinin bozulup dejenere olması, kalça ekleminin kireçlenmesi, iltihaplanması, bel kayması, omurga etrafındaki kasların sertleşmesi, spazma giren kalça kasının siyatik sonu sıkıştırması, mümkün bir tümör ile bel fıtığı ve bel ameliyatı sonrasında ağrının rahatlamaması hatta bazen daha da artması üzere bir çok neden sayılabilir.” Bu nedenle ağrıya yol açan nedeni gerçek saptanarak, ona uygun biçimde uygun tedaviye en kısa müddette başlamak gerekir.”
Bel fıtıklarının yüzde 95’inde ameliyat gerekmez!
Bel ağrısı şikayetleri içinde bel fıtığı en az sıklıkla görülenlerden birisi olmasına karşılık hastaların kıymetli bir kısmı, şikayetini “bende bel fıtığı var” biçiminde tanımlıyor. Bir şahsa bel fıtığı tanısı koyabilmek için MR imgesinin yanında kesinlikle hastanın şikayetlerinin ve muayene bulgularının da bununla uyumlu olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Alp Yentür, gerçek bel fıtıklarının da yüzde 95’den fazlasının ameliyat gerektirmeyen tablolar olduğunu, hasebiyle bel fıtığında ameliyatın birinci seçenek olmaması gerektiğini söylüyor.
Bel ağrısı mı? Bel fıtığı mı?!
Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Alp Yentürk bel ağrısı şikayetleri ortasında en sık görülenini kas spazmına bağlı ağrıların oluşturduğunu, bel ağrılarının birçoklarının nedeninin yaşa nazaran farklılık gösterdiğini belirterek şöyle konuşuyor: “Örneğin bel fıtığı daha genç yaşlarda görülürken, kireçlenme ve dar kanal ağrıları ileri yaşlarda karşımıza çıkar. Yani ileri yaşta bir kişinin bel ağrısının fıtık nedeni ile olma ihtimali çok azdır. Tekrar kıymetli bir özellik, bel ağrısına neden olan bozuklukların çabucak hepsinde ağrı şikayeti bel ve kalça bölgesinde hissedilirken, bel fıtığı ağrısı belden çok, fıtık olan tarafta bacağa yayılan ağrıya neden olur. Hatta fıtığın ilerlemiş olduğu hastalarda ağrının yanında ayak parmaklarına kadar gelen uyuşukluk, iğnelenme, karıncalanma ve kaslarda kuvvet kaybı görülebilir.”
Tedavi prosedürleri 5 temel başlıkta toplanıyor!
Bel ağrısına yol açan pek çok etken bulunduğundan, tedavi seçenekleri de ağrı şikayetine yol açan nedene nazaran değişiyor. Klasik olarak bel ağrısı tedavisi seçeneklerinin 5 temel başlık altında toplandığını söyleyen Prof. Dr. Alp Yentür bunları; istirahat etmek, ilaç tedavisi, fizik tedavi, girişimsel ağrı tedavisi ve ameliyat olarak sıralıyor. Fakat; fazla kilo, sedanter (hareketsiz) hayat şekli ve zayıf karın/ bel kaslarının bu şikayetlere davetiye çıkartan en kıymetli etkenler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Alp Yentür kelamlarına şöyle devam ediyor: “Bizim –Algolojinin- hasta yelpazemizde birinci üç uygulamadan yarar görmeyen hasta kümesi yer almaktadır. Yani bunlar istirahat, ilaç ve fizik tedaviden yarar görmemiş ancak ameliyat olması da gerekmeyen yahut ameliyat olmayı istemeyen hastalardır. Algolojinin tedavi usulleri çoklukla girişimsel teknikler denilen, birden fazla çeşitli iğneler ile skopi yahut ultrason eşliğinde tam olarak sorunun olduğu noktaya yapılan, son derece tesirli tedavilerdir. Bunun dışında omurilik pilleri, kateterler, yeniden özel aygıtlar kullanılarak yapılan radyo dalgası (RF- radyo frekans) uygulamaları üzere prosedürler de seçenekler ortasında sayılabilir.”
Dikkat! Bu şikayetler varsa!
Algoloji (Ağrı Tedavisi) Uzmanı Prof. Dr. Alp Yentür ameliyat gereken durumları ise şöyle anlatıyor: “Bacağından ayağına kadar inen ağrısı olan bel fıtığı hastası şayet ayak parmaklarının ucunda yahut topuğu üzerinde yürüyemiyorsa, idrar yahut gaitasını tutamıyorsa yahut idrar yapamıyorsa, erkeklerde ereksiyon sorunu oluyorsa, bu kurallarda çabucak ameliyat olması gerekir. Bunun dışında, tüm tedavilere karşın ağrı kesilemiyorsa bu kaidelerde hastanın isteğine bağlı olarak ameliyat yapılabilir. Burada isteğe bağlı dememin nedeni tablonun aciliyet göstermemesi, ameliyat olunmazsa kısa müddette kalıcı bir nörolojik hasarın gelişmesinin beklenmemesidir. Tekrar dar kanal ve bel kayması şikayetleri de ileri devirlerde ameliyat olmadan rahatlamanın beklenmediği öbür tablolardır.”
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
